ATATÜRK GENÇLİĞİ EZER, GEÇERmiş!
- Savaş Barha
- 22 Oca 2012
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 5 May
Son zamanlarda Facebook’ta ve Genç Medyam’da Atatürk ile ilgili duygu ve düşüncelerimi ifade eden bazı paylaşımlarda bulunmuştum. Bazen çevremdeki kişiler tarafından sert bir şekilde eleştirildim. Bazen de, herkesin herkesi eleştirmeye hakkı vardır, deyip destekleyen kişiler çıktı karşıma. Şimdiye kadar herhangi bir belden aşağı tepki ile karşılaşmadım. Bazı bilinçli kişilerle birlikte oturup bilgi alışverişinde bulunarak konuştuk. Kim haklı, kim haksız diye. Herkes kendince fikirlerini söylüyordu. Onlar Atatürk’ün yaptıklarının doğru olduğunu, ben ise yanlış olduğunu dile getiriyordum. Aradan baya bir zaman geçmişti. Çevremdeki kişilere Atatürk’ün yaptıklarının içerisinde yanlışların da olduğunu anlatmaktansa, onlara, eleştirel bakış açılarını geliştirmenin daha doğru olduğunu söylemeyi düşündüm. Çünkü onlar eleştirmeyi bir türlü beceremiyorlar. Atatürk’ün tamamen doğru biri olduğunu, hiçbir hatasının olmadığını düşünüyorlar. Amacım o kişilerin fikirlerini değiştirmek değil eleştiri yeteneklerini geliştirmelerini sağlamak. Bugün okulda matematik öğretimi dersimiz vardı.İlk ders bitmişti. Öğlen yemeği yemediğim için kantine çıkıp bir simit ile açlığımı gidermek istedim. Yukarı çıktım bizim sınıftan bazı arkadaşlar da oradaydı. Bayan arkadaşlardan biri kantinden çıkmak üzereydi. Rahat geçebilsin diye biraz geri çekildim. Yanımdan geçince herhangi bir şey söylemedi. Ama içindeki şeytanın bir şeyler söylemek istediğini fark ettim. Beni bir adım geçtikten sonra ‘’Atatürk gençliği ezer geçer.’’ diye bir cümle kurdu. Ve o an; birkaç yıl önce, bir gece İstiklâl Caddesi’nde yürürkensokak aralarında barlarda içki sınırını kaçırmış ve sarhoşluğun etkisi sonucu yüzündeki maske düşmüş, gerçek kimliğine bürünmüş, yanındakilerin sırf aralarındaki sohbeti derinleştirmek için yaptığı seviyesiz esprilere ağzını çene kemiklerinin birbirinden ayrılacak kadar açıp gülen hayat kadınlarının güldüğü gibi güldü. İçimden bir ses, o bir saniyelik süre içerisinde arkama dönüp gözlerinin içine uzun uzun bakmak ve aklından geçenleri söyle der gibiydi.Ne kadar küçük düştüğünü, yaptığının çocuksu bir hareket olduğunu söylemek ister gibi. Ama kendisini kaale aldığımı düşüneceği için bir şey demedim. Simidi alıp çıktım. Merdivenlerden inerken o kişinin bir öğretmen adayı olduğu ,gelecek nesilleri yetiştirecek biri olduğu aklıma gelince kendimden, öğretmen adayı olduğum için utandım. Acaba ben mi ezildim yoksa o mu? Bir hayat kadını gülüşü ile gururunu ayaklar altına alan bayan,öğretmen olamaz!







Yorumlar