top of page

MASONLAR VE TÜRKİYE'DEKİ ÇALIŞMALARI

  • Yazarın fotoğrafı: Savaş Barha
    Savaş Barha
  • 8 Oca 2012
  • 3 dakikada okunur

Selahattin Eyyubi, Kudüs’ü almadan önce Masonlar burada yaşamaktaydılar ve büyük gelir kaynaklarına sahiplerdi. Taş ustalığı yapan Masonlar, Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü almasından sonra Avrupa’ya gitmişler ve burada yaşamlarını devam ettirmişlerdir. Taş ustalığı mesleklerini babadan oğula öğreterek duvar ustalıklarını devam ettirmek için bu mesleği bırakmamışlardır.


Devasa denilebilecek yapılar inşa ederek bu yapıların şekillerinde ve süslemelerinde Masonik şekiller ve figürler kullanmışlardır. Avrupa’daki birçok katedral ve şatoların yapımında bulunmuşlar ve kendi düşüncelerini bu yapılara işlemişlerdir. En güçlü üyeleri Fransa’ya tapınak şövalyeleri olarak girmiş ve ülkenin en zengin zümresi haline gelmişlerdir. Ticaretle uğraştıkları için parayı nasıl kullanacaklarını çok iyi biliyorlardı. Sürekli çalışıp parasal güçlerinin üstüne güç ekliyorlardı. 

Masonlar’ın Fransa’ya yerleşmelerinden uzun yıllar sonra Fransa da büyük bir ekonomik kriz yaşanır ve ülke de kıtlık baş gösterir. Ülke yöneticilerin maddi bunalımdan kurtulma çarelerinin başında da Tapınakçılar’dan borç almak vardır. Ama bu çözüm yolu yeterli olmamıştır. Tekrar Tapınakçılar’dan yardım istemişler ve bu istekleri de yerine getirilmişti. Ama sorunlar hiç bitmek bilmiyordu. Biri bitince öteki başlıyordu. Böylece borç alımları sürekli bir hal almıştı ve Fransız yöneticiler her zor bir duruma girdiklerinde Tapınakçılar’ın kapısını çalıyorlardı. Ve Fransa dudak uçurtacak şekilde borçlanmıştı Tapınakçılar’a. Aldıkları borcu ödeyemeyecek hale gelince de Tapınakçılar borçları karşılığında ülke yönetimde söz sahibi olmak istemişlerdi ve kısmı bir şekilde de bu istekleri gerçekleşti. Ama aşırı derecede ileri giderek ülkede tek söz hakkının kendilerinde olmasını ve yönetimi tamamen elde etmek istemiştiler. 

Fransız yöneticiler, ülke yönetiminin kendilerinden alınmak istediğini görünce ordularını göndererek birçok Mason’u (Tapınakçı’yı) tutuklayıp idam ettiler. Geriye kalan Masonlar ise kendi yaptıkları gizli mabetlerde saklandı. Bir yolunu bulup ülkeden kaçmaya karar verdiler. Ve Mason bir denizci, kâşif olan Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfetmesi ile beraber buraya yerleştiler. 

Amerika’nın yerli halkı olan Kızılderilileri sömürdüler. Mızraklara, oklara karşılık ateşli silahlarla cevap verdiler. Ve burada daha önceden kimse tarafından görülmeyen madenlere, elmaslara sahip oldular. Kendi hükümdarlıklarını kurarak eski güçlerinden daha fazla güçlendiler. Daha önce Kızılderililerin yaşadığı o toprakları kana bulayarak “Kan üzerine kurulmuş bir ülke” inşa ettiler. 


Burada muhteşem bir güç elde ettikten sonra; siyasetçi, tüccar, bürokrat, turist, işçi… olarak yavaş yavaş Avrupa’ya tekrardan gelmeye başladılar. Kimliklerini gizli tutmayı, amaçlarını gerçekleştirmek için en uygun yol olarak gördüler. Birçok amaçları vardı ama en büyük amaçları atalarına yapılanların hesabını sormaktı. İntikam duygusu ile yaşamaktaydılar.


Avrupa’ya geldikten sonra büyük çoğunlukla Fransa’ya yerleştiler. Günlük hayatta yaptıkları işlerin dışında atalarının mesleği olan “Taşçılık” yapıyorlardı. Halktan biri gibi görünmeye çalışıyorlardı ve yavaştan yavaşa yine ülke yöneticilerinin yanına girmeye başladılar. Ama bu sefer kim olduklarını söylemiyorlardı. Yıllar geçtikçe devletler içerisinde gizli örgütler kurup dünyaya sahip olacak güce yaklaşıyorlardı. 

Kendilerine ait gizli tapınakları vardı. “Keçi başlı”, insan vücutlu bir figürü tanrıları olarak kabul ediyorlardı. Yılın belirli zamanlarında, normal hayatta insanların giymediği farklı farklı elbiseler giyerek tapınaklarında ayinler yapıyorlardı. Amaçlarını gerçekleştirmek için sürekli planlarla uğraşıyorlardı.


Ve beklenen gün gelmişti. Amaçlarını gerçekleştirmek için bütün zeminleri hazırlamışlardı. Tek yapmaları gereken Fransa’nın üst yöneticilerini koltuklarından indirmekti. Ve öylede oldu. Evvelinde kendi adamlarını yerleştirdikleri kurumlara haber verdiler ve tüm Masonlar aynı anda isyan edip ülkenin hemen hemen her yerinde karışıklıklar çıkarttılar ve kraliyeti bastılar. 


İlkin plan yaptılar ve daha sonra planlarını gerçekleştirmek için kolları sıvadılar. Amaç kendi düşünce yapılarında bir “dünya” oluşturmaktı. Ataları öyle yapmışlardı ve kendilerine de böyle yapmalarını vasiyet etmişler ya da bunlar o düşünceleri vasiyet olarak benimsemişlerdi. Bu sebeple planların gerçekleşmesi için her yol mubah sayılıyordu. Suikastlar, tehditler, şantajlar, makam-mevki teklifleri, para, güzel yaşam… gibi bir çok yol deneniyordu. Bunlar planın birer parçasıydı aslında. Daha sonra kendi işlerini gördükten sonra “Ya bize ölünceye kadar hizmet edeceksin ya da öleceksin”. Yani artık esir düşülmüş başka çare yok. Bir defa evet dersen hep evet demek zorunda kalınacak.

Her yerde gizlenmişlerdi. Derneklerde, vakıflarda, siyasi partilerde, gizli örgütlerde bürokrat olarak, parti lideri olarak, dernek başkanı olarak bir çok görev yerlerini işgal etmişlerdi. Hak edenler zaten bu makamlara asla çıkamazdı. Hak etmeyen kendileri ise o makamlardan asla inmediler. Saltanat sürdüler. 


İş, planları gerçekleştirmeye gelmişti. Kendi öz dünyalarını oluşturmaktı amaçları. Bütün ilahi dinlere karşıydılar. Ama bunu açık açık dile getirmiyorlardı. Dinsizliği yaymak amacı yavaş yavaş gerçekleşmeye başlamıştı. İnsanlar kendi dinlerinden şüphe etmeye başladı. Onların kafalarında acabalar uçuştukça Masonların yüzü gülüyor zafere ulaşmış gibi seviniyorlardı.

Son Yazılar

Hepsini Gör
DÜN BEYAZ TOROSLAR, BUGÜN BEYAZ BAYRAKLAR

Sabah namazından sonra kalkıp işine, ekmeğinin, rızkının peşinden giden babalar… Güneşin ilk ışıklarıyla kalkıp çökelekli, peynirli, mis kokulu ateş çayı hazırlayan anneler… Kahvaltısından sonra okula

 
 
 
KIYIYA VURDU İNSANLIĞIMIZ!!!

Daha 7'sine bile girmemiş belki, masum günahsız bir yavru. Zalimin zulmünden kaçmak için tek çare olarak (sözde!) insan haklarına önem veren Avrupa’ya gitmeyi hayal eden bir ailenin son halini gördük,

 
 
 
GÜÇ ZEHİRLENMESİ

Geçen sene kaleme aldığım yazımı buldum. İlk defa paylaşıyorum. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Yolsuzluk operasyonunda rüşveti veren, rüşvet operasyonu için emniyete gizliden ihbarcı olarak bil

 
 
 

Yorumlar


bottom of page